Wednesday, February 14, 2007
Sunday, January 21, 2007
İstanbul Bienali?/Istanbul Biennial?
“İstanbul Bienali?” adlı video doküman gündelik hayat/gündelik sanat arasındaki çizgide gelişirken; bienalin şehre sızdığı yerleri merak ediyor, işaret ediyor. Bienal şehre ne kadar karışıyor? Ve buna kim karışıyor? İlk “batılı olmayan bienal” gerçekten doğulu mu? Zerk edilecek taze kan nereden/nasıl alınıyor?
“İstanbul Bienali ?” videosu ile bu ve benzeri pek çok soru; kentte yaşayanlarla bir mikrofon üzerinden diyaloğa girmekle cevaplandırılabilir, tartışılabilir görünüyor. Sürecek…
The “Istanbul Biennial?” video document, as it evolves on the line between the day-to-day life/ contemporary art, explores and indicates the points where the biennial leaks out to the city. To what extend does the biennial get into the heart of this city? Is it really the first “non-Western” biennial in the East?
The “Istanbul Biennial?” video aims to discuss and find answers to these questions and so many more by establishing a dialogue with the residents of the city, via the microphone. To be continued...
Monday, January 15, 2007
Wednesday, December 20, 2006
Friday, December 15, 2006
Thursday, December 14, 2006
Stephan Mörsch, 2006
Lübnan’ın sahil kenti Sayda’da kordon boyu palmiyeler. Baalbek’te yeni yükselen binalar, merkezlerde kaldırımlar yenilenmiş. Dağlarda üretilen, dut reçeli İngiltere Kraliçesi’ne gönderiliyor. 4 yaşında bir kız çocuğu, Arapça, Fransızca, İngilizce konuşuyor, babası bir de Mandarince konuşan Çinli bir dadı arıyor. Bu toprak parçası, sadece Suudi Arabistan’dan gelen benzin paralarıyla değil, kendine güvenen yeni bir kuşağın çabaları ile tekrar işlenmeye, gelişmeye müsait. 11 temmuz Beyrut’ un şık havaalanından Hamburg’ a dönüş, 1 bir kahve daha… 12 temmuz, iki İsrailli asker Hizbullah tarafından kaçırıldı. 13 temmuz, televizyonda bombardımanın ardından görüntüler. Benim bilgisayar ekranımda bekçi kulübeleri var; ilk anda birbirinin aynı görünen bu kulübeler; parlamento binasının önünde, şehir çıkışında, Suriye sınırında, ilçeden ilçeye değişen grupların, Maronit kasabaların,Hizbullah’ın yerleşim sınırlarında ve zenginlerin alışveriş yaptığı büyük alışveriş merkezlerinin önündeler. Lübnan’ da kırmızı çizgileri herkes seviyor ve kendi sedir ağacını boyuyor. Herkesin kendine has bir güvenlik anlayışı, doğru bir yolu var, tek kültürlü olmadıkları için şanslılar ve bu altı bin yıldır böyle…
Stephan Mörsch, 2006